Hem işte hem de özel hayatta duygusal çeviklik nedir?

genişletmek

Olumlu ve olumsuz çevre koşulları, maddi ve manevi, beklenmeyen değişkenler, aksaklıklar ve yükselmeler gibi bizi dışarıdan etkileyen birçok değişkene karşı duygusal olarak hızla uyum sağlamayı ve yola devam etmeyi bilme sanatı olarak düşünebiliriz. Aslında duygusal çeviklik, varlığı onlarca yıldır bilinen ve üzerinde çalışılan ancak pandemi kavramıyla birlikte daha çok farkına vardığımız bir beceridir. Özel hayatımızda partnerimizden beklenmedik eleştiriler aldığımızda, uzun süredir üzerinde çalıştığımız bir projeye odaklanırken bilgisayarımız aniden bozulduğunda ya da yeni bir iş tanımı ve Sorumluluk, kurumsal hayatta yeni bir proje teklifinde bulunur, hatta dayatır.

Öncelikle böyle durumlara sıkışıp kaldığımızda “bir dakika” deme sanatı, bizi saatlerce donup karamsar düşünmeye iten, hatta belki ilişkimizi bitirmemize, işimizi bırakmamıza, bilgisayarı bir kenara bırakmamıza ve bilgisayarımızı bir kenara bırakmamıza neden oluyor. her şeyin bittiğine inanmak aslında duygusal çevikliktir. Çoğu zaman temel taktiklerden biri “bir dakika, evet olabilir” diyerek zihnimizi durumu görmezden gelmeye zorlamak ve bir nefes aldıktan sonra “şimdi bu durumu nasıl okuyabilirim” deyip bakmaktır. kuş bakışı açıdan bakmak (evet, ilk başta zordur ama çok çabuk öğrendik ve uyguladığımız birçok davranış modelinde olduğu gibi, zihnin öğrenmesine izin vermek gerekir. Sonuç olumlu olacağından, bizim zihin bu yeni davranış biçimini büyük bir iştahla kavrayacaktır. Bırakın aklımız işini yapsın.) Bu bizi dakikalarca sahte ve yanlış hissettirecek, bunun hiçbir kanıtı yok ama aynı zamanda ilişkilerimizi de etkiliyor, bu da bizi çok zor durumda bırakıyor. Konuştuğumuz o işlevsiz iç ses, genellikle daha önce yaşadığımız benzer deneyimlerden sonra zihnimizin biz farkına varmadan aldığı notlardır.

Ders öğrenmek ve “not almak” elbette bizi hayatta aktif ve başarılı kılan özelliklerden biri ama zihin bazen eksik, işe yaramaz, abartılı, kanıta dayanmayan, belki biraz arabesk notlar alabiliyor 🙂 Bu da öyle. İşte burada duygusal çevikliğin büyüsü devreye giriyor ve aralarındaki işlevsiz olanları ayıklıyor: “Öyle düşünüyorum ama bunu söyleyecek bir temel ya da kanıt yok.”

Deneyimli klinik psikolog H. Onur Demirci: “Bundan sonra ne yapabilirim?” Bunları söyleyemesek bile parmak şıklatmak gibi “bir saniye” diyebilmek bile bizi dakikalarca donmaktan kurtarabileceği gibi belki de bizi saatlerce karanlık spekülatif düşüncelerden uzaklaştırıp bugüne getirebilir. gün. Bir noktada, bir projenin ortasında bir bilgisayarın kapanması hakkında “Ah, hayatım bitti” demek yerine başka nasıl düşünebileceğimizi düşünebilmenin duygusal çeviklik olduğunu söyleyebiliriz, çünkü yeniden toparladığımızda dikkat ve konsantre olduğumuzda pilin gerçekten zayıf olduğunu görebiliriz, laptopumuzu şarj cihazına bağlayıp tekrar açtığımızda projenin büyük bir kısmı otomatik olarak bilgisayara kaydedilmiş oluyor ve her şeyden önce bize şunu sağlıyor: “yolumuza devam edebilmek” dediğimiz şeyle. “Bizi ve bu konudaki yayınlarımızı takip edebilirsiniz. Bu konunun en ileri temsilcilerinden Susan David'in duygusal çeviklik kitabını da bu konuda kendini geliştirmek isteyen okuyuculara önerebilirim. senin iyiliğin.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir