Doğumdan sonraki ilk günlerde çoğu kadın üzüntü yaşar; uzun süredir taşıdıkları çocuk artık karnında değildir ve bu durumda “annelik hüznü” görülebilmektedir. Doğumdan kısa bir süre sonra ortaya çıkar; Ağlama, unutkanlık, sinirlilik, üzüntü, çaresizlik, yalnızlık ve kaygı duyguları görülebilir. Ancak bu üzücü durum annenin psikolojik ruh halini çok fazla kötüleştirmez ve iki hafta içinde kendiliğinden kaybolur.
Hamilelik süreci her ne kadar fizyolojik gibi görünse de yaşanan her değişim manevi alana da yansıyor. Doğum sonrası fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlere uyum sağlamakta pek çok kadın sorun yaşamazken, bazı kişiler ise bu sürece uyum sağlamada hafiften ağıra kadar değişen psikolojik zorluklar yaşayabilir.
Gebeliğin sona ermesi aynı zamanda anne ile fetüs arasındaki yakınlığın da kaybolması anlamına gelir. Ayrıca ilk kez doğum yapan anneler için bebek öncesi yaşamın değişimini ve kaybını, vücut yapısındaki değişimi, bağımsızlığı, kişisel alanı, iş ve mesleki alanı temsil eder. Toplumun doğum sonrasında anne adaylarına yüklediği roller, doğum sonrasında da kadın üzerinde baskı oluşturabilmektedir.
Doğumdan hemen sonra başlayabildiği gibi, doğumdan sonraki ilk yıl içinde, belirtilerin 2 haftadan uzun sürdüğü ve sosyal uyumun bozulduğu durumlarda da ortaya çıkabilen doğum sonrası depresyon riski göz ardı edilmemelidir.
Doğum sonrası depresyonun belirtileri nelerdir?
Kişide istemsiz ağlama nöbetleri, ağlamaklı bir durum, umutsuzluk, yetersizlik, işe yaramazlık hissi, karamsarlık, üzgün ruh hali, kaygı ve panik, öfke, gerginlik, içe kapanma, uyku sorunları, yeme sorunları (çok az veya çok yeme) görülebilir. ), yorgunluk, çocuğa karşı olumsuz duygular, çocukta kaygı, düşünceleri toparlayamama, unutkanlık, hareket ve konuşmada yavaşlama, cinsel aktivitelerde azalma, ölüm ve intihar düşünceleri görülebilir.
Doğum sonrası depresyonu tetikleyen faktörler
Geçmiş depresyon öyküsü, kalıtsal bozukluklar, gelişimsel özellikler, fizyolojik değişim, yetersiz sosyal destek, eşten destek eksikliği, aile sorunları, sosyoekonomik sorunlar, yaşam olaylarında ani değişiklik, ayrılık, ölüm, genç yaşta hamilelik, olumsuz beden imajı, beklenmedik erken doğum planlanmamış gebelik, bebeğin doğumdan sonra yoğun bakımda kalması, çocuk bakımında algılanan yetersizlik, olumsuz gebelik ve doğum sonrası dönem, yüksek riskli gebelik vb.
Bir kadının anne olmayı istemesi hamile kalmaya hazır olduğu anlamına gelmez. Anne olmayı istemek kadar; Hamilelik ve doğuma hem psikolojik hem de fizyolojik olarak hazır olmak önemlidir. Hamilelik sürecinden memnun olan anne adayı, hamilelik dönemindeki değişimlere kolaylıkla uyum sağlayabilir.
Deneyimli klinik psikolog Merve Kırna, “Bu süreçte anne özgüven kazanır ve yalnız kalmaz; eş ve aileden sosyal destek sağlamak çok önemlidir. Bu duygularla baş etmekte zorlanıyorsanız veya bu belirtileri gösteriyorsanız, Ruh sağlığı uzmanlarından destek alarak bu duygusal durumla başa çıkmanıza yardımcı olabilirsiniz” dedi.